Depremde Yeni Binalar Çöker Mi?

Öncelikle 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen merkez üssü Kahramanmaraş ve Gaziantep olan 2 adet büyük deprem nedeniyle vefat eden vatandaşlarımıza baş sağlığı dileriz.

Diğer tüm etkilenen vatandaşlarımıza da geçmiş olsun diyoruz. Sabır ve birliktelikle ama en önemlisi bilim ve tekniğin gereklerine uygun davranış sergileyerek kısa sürede bu zor günlerin üstesinden gelmeyi dileriz.

Gaziantep ve Kahramanmaraş depremleri ülkemiz topraklarında meydana gelen en yıkıcı depremler olarak tarihe geçmektedir. 10 ili etki alanına alan çok büyük bir coğrafyayı etkilemiştir. Hatay, Maraş, Antep, Adıyaman illerimizdeki 2000 öncesi binalarının çok büyük bir bölümü depremler nedeniyle büyük hasar almış veya yıkılmıştır. Eski yapılar dışında 2000 yılı sonrası yapılarda yıkım meydana gelmesi halkımızı ayrıca şaşırtmış ve tedirgin etmiştir.

Deprem yönetmeliklerine uygun, 2000 yılı sonrası yapılan yapıların neden yıkıldığı, diğer yeni binaların da yıkılma riski olup olmadığı soruları vatandaşlarımızın aklında yer etmiştir. Ülkemizde meydana gelecek diğer bu ölçekte depremler de yeni yapılar depreme hazır mı? Değil ise ne önlem alınmalı sorularını bu yazıda cevaplandırmaya çalışacağız.

Aslında 2007 ve 2018 yıllarında yürürlüğe giren deprem performansı raporu yönetmeliklerine (en son 2018 TBDY) uygun statik projesi hazırlanan, bu projeye göre TSE standartlarına ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı şartnamelerine uygun imalat yapılan tüm yapılar gelecek depremler için Can Güvenliği Performans Hedefini sağlayacak şekilde tasarlanırlar ve bu performans hedefini sağlamakta yeterli güncel mühendislik bilgi ve tecrübesine uygunluk sağlarlar ve bu yapılarda beklenen hasar kontrollü hasarlardır.

Peki yeni binalarda ne olduğunda risk oluşuyor ve yeni binaların yıkıldığını gördük?

Kanaatimizce, birinci sorunumuzu tanımlarsak bina statik projeleri hazırlayan mühendislerin yeterli altyapı ve yetkinlikte olmaması, her yeni mezun mühendise bina tasarlama yetkisi verilmesi, sadece paket program verilerini proje diye sunan, bina davranışına tam olarak hakim olmayan dolayısı ile teknik değerlendirme yapamayacak çok sayıda mühendisimizin olmasıdır.

Örneğin ülkemizde kentsel dönüşümün amacı binaları depreme karşı güvenli hale getirmektir. Buna karşın halkımız daire alan m2 sinden daha çok kazanç, dairenin dekorasyonu gibi konularda beklentileri daha öncelikli olup deprem güvenliğine ikinci plana atmaktadır. Binanızı kentsel dönüşüm kapsamında yenilenmesini istiyorsanız öncelikli olarak yeni yapının statik projesini hangi ekip yapacak nasıl bir mühendislik alt yapıları var kullandıkları mühendislik araçları nelerdir (teknik yazılımlar, teknik şartnameler vs.) öğrenmelisiniz.

Genelde ne yazık ki halkımız mühendislik hizmetini almayı müteahhite bırakmakta ve maliyet olarak en düşük maliyeti sunan mesleğinin başında ya da yetkinliği olmayan çok sayıda insana bir günde projesini hazırlatarak imza attırmakta ve mühendislerde kalite yerine uygun fiyat verilen ofis arayışı olmakta böylelikle alanında uzman kişiler bu alanda uzmanlıklarının karşılığını alamadığı içinde başka iş arayışına girmekte ve serbest piyasada çıkarılan iş kalitesi gün be gün de düşmektedir. Ülkemizde yetkin mühendislik kavramı bir an önce kabullenilmeli ve mali sorumluluk sigortası proje mühendislerine getirilerek her önüne gelenin bu işi yapması engellenmelidir.

Kamunun da artık her lisans mezunu inşaat mühendisine projelere imza ve tasarlama yetkisi vermemesi, bu alanda çalışacak mühendisleri belli yetkinlik sınavlarından geçirmesi gerekmektedir. Gariptir ki, İnşaat Mühendisleri Odası Geoteknik projeye imza atmak için Yüksek Lisans belgesi olan mühendislere Geoteknik Uzmanlık belgesi verir iken Yapı Uzmanlık Belgesine her mezun olan mühendise vermektedir. Bu uygulamanın da bir an önce Yapı Mühendisliğinin önemine binaen son bulması ve Yapı Mühendisliği Uzmanlığının Alanında Yüksek Lisansını yapmış ve belli bir tecrübesi olan yapı mühendislerine verilmesi uygulaması başlatılmalıdır.

Kentsel Dönüşüm İçin Müteahhit Firma Ne Kadar Önemli?

Ülkemiz dünyada en çok müteahhit firmanın olduğu ülkelerden biridir. Ancak bir çok müteahhit finansörlük yapmakta yapı bilimleri alanında eğitimi olmadığı için inşaat yapımına tamamı ile kar-zarar mantığı ile bakmakta ve kar elde etmek için kendince attığı adımların neyi nasıl etkilediğini anlayamamakta ve sonuç büyük bir trajedi sonuçlanmaktadır. Bir hastanenin baş hekimini başka bir meslek grubundan biri yönetmesi ne kadar imkansız ise aynı durum bir yapının inşaatı içinde geçerlidir ve geçerli olmalıdır.

Ayrıca kentsel dönüşüm için bir müteahhit firma seçilecek ise bu firma sahibinin yapı sektöründe eğitim almış ve kadrosunda inşaatlarının başında tam zamanlı tecrübeli inşaat mühendisi çalıştıracak bir firma olması gerekmektedir. Ne yazık ki, işin başında mühendisi varmış gibi göstermekte ancak sahada mühendis yetkinliğinde personel çalıştırmanın maliyetine katlanmamak için uğraş vermekte oldukları görülmektedir. Müteahhit firma ile sözleşme yapılırken tüm inşaat işleri için teknik şartname eki olması da çok önemli bir maddedir.

Yeni Bina İnşaatında Ülkemizde Yapı Denetim Gerçekten İşini Yapabiliyor mu?

Keşke bu soruya olumlu bir cevap verebilsek ama gerçekte sektörde hala bu yapı denetim hizmetinin yetersiz kaldığı gözlemlenmektedir. Yapı denetim firmaları normalde inşaatın en başından son boyasına kadar tüm imalatların yönetmeliklere ve şartnamelere uygun ilerlemesini denetlemeli ve sağlamalıdır. Buna karşın yapı denetim mekanizması büyük çoğunlukta (marka projeler ve idealist firmalar hariç) demir-beton malzeme numunesi alma ve bunların testi dışında sağlıklı çalışmamaktadır.

Olması gereken her imalatın günlük denetlenmesi ve uygun olmayan imalatlara izin verilmemesidir. Bunun için ise şantiyede yapı denetime ait ilgili imalata yönelik mühendislerin ve mimarın saha da bulunması gerekmektedir. Ancak bunun maliyeti ödenen yapı denetim harcı ile de çok mümkün olmadığını ve insanları farklı yollara sevk ettiğini gözlemlemekteyiz.

Yapı Denetim Sisteminin Problemleri Var İse Peki Yeni Bir Bina İnşaatı Nasıl Denetlenecek?

Bir yeni dairenin fiyatının bu kadar yüksek olduğu bir dönemde bir inşaatın başında bir inşaat mühendisi ve denetim olmadan kalfa eşliğinde yapılması çok acı bir durumdur. Ortalama 5 katlı, 10 daireli bir binanın inşaat maliyetinin ortalama 10 milyon ettiğini varsayar isek bu inşaatın denetimi için bu inşaat maliyetinin %3-5 aralığında yani ortalama 400.000 TL tutmaktadır. Bu hizmeti müşavirlik firmalarından ya da yapı inşaatında tecrübeli müteahhit firmadan yada bağımsız bir inşaat mühendisinden alınması yapı sahipleri için iyi bir alternatif kontrol yöntemi olarak görülmektedir.

Su Yalıtım Sorunları Binanın Depreme Karşı Dayanıklılığını Nasıl Etkiler?

Ülkemizdeki eski-yeni tüm yapı stoğunun ne yazık ki büyük bölümünde su izolasyonu imalatları ilgili inşaat için hazırlanması gereken teknik şartnameler uygun ve yeterli yapılmadığından dolayı ve yerinde imalatın denetlenmemesinden dolayı bina taşıyıcıları suya ve neme maruz kalmaktadır. Ayrıca yeterli drenaj sistemi olmadığından bodrum kat perdeleri ve temel yoğun suya maruz kalmaktadır.

Kontrolsüz su bir betonarme yapının kullanım ömrünün hızla tükenmesine sebep olan  en tehlikeli etkenlerden biridir. Beton geçirgen bir malzemedir. Donatı (beton içindeki inşaat demiri) oksijen ve suya maruz kaldığı zaman korozyona (pas) uğrar. Korozyona uğrayan donatı şişer ve pas payını döker. Hem gerekli donatı alanı (boyuna ve enine donatılarda) azalır hem de aderans kaybına neden olur. Tüm bu etkenlerden dolayı depreme dayanıklı yapılan bir bina çok uzun olmayan vadede güvensiz hale gelecektir.

Dolayısıyla yeni bir bina inşaatında en çok dikkat edilmesi gereken sorunların başında su izolasyonu profesyonel ekiplerce, doğru malzemeler seçilerek yapılması, temel etrafı ve içi drenaj hattının doğru yapılması gerekmektedir. Su izolasyonu bu kadar önemli bir faktör iken hala yapı denetim, ilgili idare ve güncel deprem yönetmeliğinde tam anlamıyla ciddi bir unsur olarak ele alınmadığı gözlemlenmektedir. Ayrıca mevcut yapılarda da bodrum katlarda rutubet önemsenmemekte ve insanlar binalarını gün be gün çürümeye terk etmektedirler.

Her Zeminde Bina Yapılabilir Mi?

Toplumdaki genel kabul olarak sert-katı zeminlerde binalar güvenli, yumuşak-gevşek zeminlerde ise güvenli olmadığıdır. Aslında bu doğru değildir. Eğer doğru zemin sondajı, etüdü, geoteknik önemler alınır ise hemen her zeminde bina yapılabilir. Sıvılaşma sorunu olan, mevcut proje için yeterli taşıma gücüne sahip olmayan zeminler ise zemin iyileştirmesi yapılarak uygun hale getirilebilir, getirilmektedir.

Sıvılaşma durumu zaten zemin etüt ve geoteknik rapor da belirtilmekte ve şerh düşülmektedir ve yeni bir bina yapılır iken iyileştirme yapılmadan inşa edilmesi zaten yönetmeliğe uygun değildir. Eğer bina taşıyıcı sistemi yönetmelik şartlarına uygun değil ise en sağlam zemin (taşıma gücü yüksek) de olsa bu bina deprem de hasar görebilir ve yıkılabilir.

Sonuç olarak statik, geoteknik projeleri yetkin mühendislerce yapılan ve inşaatı da teknik şartnamelere uygun olarak tecrübeli bir inşaat mühendisi tarafından yapılan yapılar deprem de en güvenli ve sorunsuz yapılardır. Bunun dışındaki tüm yapılar ister yeni, ister eski yapı ister sağlam zeminde olsun riskli ve deprem karşısında davranışı belirsizdir, yetersizdir. Bu durumun vatandaşlarımız açasından anlaşılmasını ve farkındalık oluşturulmasının yaşam kalitemiz için önemli bir gelişme sağlayacağını düşünmekteyiz.

ÖncekiBina Güçlendirme Nasıl Yapılır? Maliyet Hesaplaması
SonrakiBina Güçlendirme Sonrası Çıkabilecek İşler
Yorum Yazın